2-Teknolojinin yükselişi ve Yapay Zeka , Toplum-Yok olacak meslekler-İrade Transhümanizm | Posthümanizm

Artık modernitenin eli hepimize dokundu, hepimiz küresel bir kasabanın sakinleriyiz.
Şuan dünya genelinde nüfusun artıyor gibi görünse de aslında nüfus artış hızı giderek düşüyor. Çünkü bilinçlenen insanlar tam olarak karar vermeden çocuk sahibi olmayı düşünmüyor.

Bir ailenin eğitim düzeyinin tespiti için çocuk sayısı bizce harika bir parametre. Tıptaki ilerlemeler kaza gebelikleri büyük ölçüde önlemiş, doğum kontrolündeki başarılar kanıksanmayacak derecede seyretse de bu durum devletleri ciddi anlamda endişelendiriyor. Şöyle ki genç ve dinamik nüfusta düşüş işgücünü pahalı hale getirdiği gibi yaşlı nüfus oranında ki artış devletlerin yükümlülüklerini de arttırıyor. Bahse konu bu düşüşün 2030’da eksilere ineceği yani nüfusun azalmaya başlayacağı öngörüsü devletlerin endişesini arttırıyor. Bu düşüşün pek çok sebebi var ama esas nedeni ailelerin eğitim seviyesinin yükselmesi önceliklerinin değişmesi. Tüm bu seyir ülkelerin daha sert yöntemler geliştireceğinin habercisi.
21yy da akıllı ve vasat insanlar arasındaki uçurum giderek derinleşiyor. Toplumda bu gizil olarak yapılıyor aslında düşündüğümüzde eş seçiminde bile ilk kriterler arasında bu durum geliyor; örneğin, IQ’su 200 olan biri IQ’su 50 olan birini eş olarak seçmemeye çalışıyor. Gelecekte insanlar kendileri için en uygun bebeği zekası benden güzelliği şundan olsun diye seçebilecekler. Böylece belki de süper humanlardan oluşan bir distopya kurulabilir.

Çocuğunuzu seçebileceğiniz genetik kataloglar önünüze sunulduğunda; siz, çocuğunuzun üst komşunun çocuğunun gerisinde kalmaması için hiçbir masraftan kaçınmayacaksınız, bu anlamlandırmak kolay. Peki, ya bu üst komşu değilse bir ülkeyse, komşusundan geri kalmamak için ülkelerin neler yapabileceğini bir düşünün!
25.000 yıl önce Cro Magnon türünün yaşam süresi sadece 18 yıldı. 1800 lere gelince zar zor buna 7 yıl ekleyerek ortalama 25 yıla çıkıyor. Bunun arkasından gelen 200 senede bu sayıyı neredeyse 3 katına çıkıyor peki sizce önümüzdeki 100 senede aynı mı kalacak? Ya da soruyu değiştirelim; 200 sene içerisinde nasıl oldu da insan ömrü 3 katına çıktı?

Tabi ki temizlik koşullarındaki değişiklikler, buzdolabının keşfi, besin zenginliği tıbbın mühendisliğin gelişimi gibi faktörler daha sonrasında geliştirilen yıllarda kaliteli yaşam stilleri, yaşlılığı yavaşlatan yiyeceklerin artışı, genetik mühendislik gibi gelişmelerle yaşam süresinin 130-150 arasında olacağını söylemek çok abartılı olmayacaktır
Hızla gelişen teknoloji ile ülkeler geri kalmamak için inanç ve teamüllerine meydan okuyacak hale geleceklerdir. Var oluş sancısı ve endişesi bunu getirecektir. Yz insanların bütün işlerini tek tek elinden aldığından, amaçsız ve işe yaramazlar ordusu oluştuğunda ülkeler nasıl davranacak sosyal ve siyasal etkileri nasıl ele alınıp çözülme tartışmaları baş gösterecektir.

Ortalama bir insan en fazla 150 kişi ile samimi olabilir, ve tıpkı insanlar da olduğu gibi Rausseau’nun da dediği gibi “ülkelerinde yüzölçümü arttıkça kaos şansı artar bu yüzden geleceğin ülkelerinin şehirsel olacağı kuvvetle muhtemel”. Tabi bu şehir yönetimleri ormanlardaki ağaç gibi olacak. 2019 daki covid-19 gibi pek çok sorun iklim değişikliği buzulların erimesi, makinelerin insanların yerine geçmesi, biyoteknoloji insanlara level atlatınca, dünyanın bir köşesinde atladığı bu level sayesinde  gizli gizli robot savaşçılar üretenler deneyler yapanlar artmasına karşın  küresel  bir tepki oluşmadığı sürece nasıl çözüm sağlanabilir.

Önümüzdeki 20 yıl içinde sera gazlarını düşüremezsek ortalama sıcaklık 2 derecen fazla artarak çöllerin genişlemesine okyanusların yükselmesine kasırga ve tayfunların artmasına sebep olacak bunları tabi ki tek başına Avustralya veya Mısır çözemez, bahse konu sorun küresel o halde çözümü KÜRESEL OLMALIDIR. Sorun var, şu olacak bu olacak diyorlar biz de diyoruz, sorun tespit edildi son 5 yıldır çoğu kişi farkında fakat şu anda yapılması gereken çözüm teorileri üzerine çalışmak. Daha fazla kaybedecek zamanımız yok dünyanın böyle bir zamanı yok. Çözüm küresel diyoruz ortak bir kimlikten bahsediyoruz, bunu oluşturmak için en büyük koza sahibiz ortak bir düşmanımız var “KÜRESEL SAVAŞ”.  
Teknoloji geleceğin ekonomisini şekillendiren en önemli şey olacağı için; 21 yy da ülkeler ve şirketlerin, insanlığa eşlik edecek teknolojileri son derece iyi takip edip geri kalmamaları gerekiyor. Nitekim Alvin Toffler’in 1980’de yayınladığı “Üçüncü Dalga” kitabında dediği gibi “insanlık ilk devrimi çobanlık ve barınak aramakla, çiftçilik yapmakla geçirdi.

İkinci devrim tarıma dayanan ekonomiden endüstriyel ekonomiye geçişti. Üçüncü dalga ise sanayiye bağlı ekonomiden bilgiye ve simgelere bağlı ekonomiye geçiştir” son olarak şunu söylemeliyiz endüstri 4.0 denilen olay-ki daha sonra bahsedeceğiz, bütün ülkelerin ekonomisini etkileyeceği için mutlaka her ülke iyi takip etmelidir buna yönelik çalışmalar yapmalıdır.
Eğer küresel çapta bir organizasyona gitmezsek; büyük veri algoritmalarını yöneten birkaç zengin adamın istismarına uğrama tehlikesinden çok, bizi gereksiz hale getirebilecek dijital diktatörlerinin altında ezilme riskiyle karşılaşacağız.

Bugün bile bütün insanlık tehlike altında kaldığında ilk önce en zenginler öne geçiyor, ama herkes titanikteki o memur gibi olmayabilir, dünya aynı şekilde işlemeye devam ederse muhtemelen elysyum gibi ciddi hiyeraşiler oluşur.ki bu filmde en zenginler dünya etrafında dönen bir cennet oluşturmuştu.  İşte bu filmdede olduğu gibi  teknolojinin suistimal edilmesi bununla kalmıyor Belki bir diktatörün resmine baktığınızda kızgın belirtiler gösterirseniz ertesi sabah kendinizi çalışma kampında bulabilirsiniz.
Şuan dünyadaki neredeyse bütün ülkeler; neden bir kriz halinde sürekli felaket senaryoları üretiyorlar? Çünkü insanların zihni gerçekliği kavramayacak hale geldiğinde felaket senaryoları üretmeye yatkındır.

Tıpkı başı sürekli ağrıyan bir adamın “acaba başımda tümör mü var” korkusuna kapılması gibi. Bu sancılar niye derseniz; çünkü insanoğlunun şuan dünyayı yönetmek ile ilgili elinde bir çözüm yok. 2050 de iş piyasasının neye benzeyeceği hakkında bir fikri yok, geçmişte makineler sadece fiziksel olarak çalışıyordu insanlar rahattı ancak yavaş yavaş zihinsel işleri de ele geçirmeye başlayınca işsizlik artınca insanlar stres olmaya başladı ancak hemen endişelenmeyin stres gelişimin bir habercisidir.

2013’de Oxford’da yapılan  bir çalışmaya göre “abd deki mesleklerin %47’si tehlikede. 20 yıl içinde tele pazarlama, sigortacılık, hakemlerin %98, kasiyerlerin %97, şeflerin %96, garson ve asistan avukatların %94,tur rehberlerinin %91,fırıncı ve kamyon-otobüs şoförlerinin %89,inşaat işçilerinin %88,veteriner yardımcılarının %86,güvenlik görevlilerinin %84, denizcilerin %83,barmenlerin %77sinin,arşivcilerinin %76,marangozların %72,cankurtaranlar %67 .. iş sektör ve mesleklerin oranlarında yok olama riskiyle karşı karşıya olduğunu saptadı.  

Bu durum daha önce aktarmaya çalıştıklarımızdan hareketle son derece öngörülebilir nitelikte. Pekçok meslek kolunda işleyiş değişecek. Yapay zeka insanlara hız kazandırmasının yanında insana duyulan ihtiyacı da minimuma indiriyor. Tabi ki yapay zekanın işleyişi sadece meslekleri yok etmiyor dünyanın çok alışık olmadığı bu işleyiş yeni meslek kollarını da doğuruyor. 
Burada dikkat edilmesi gereken durm tam olarak şu “güncelleme”.

Yani yaptığınız işi becerilerinizi güncellemeniz gerekiyor. Değişen çağa uyum sağlamazsanız aç kalabilirsiniz. İnsanlık birkaç yüzyıl önce bunun fragmanını yaşamıştı. Hepiniz biliyorsunuz aslında. Evet.. “sanayi inkılabı” Bu durumda başarılı bir terzinin mesleğini kaybetmemek için dikiş makinesinde de ustalaşması gerekiyordu yani kendini güncellemeliydi. 


Sanayi inkılabı Osmanlının sonunu bu şekilde getirmişti. Kendi güncelleyemeyen lonca teşkilatı batılı ülkelerin açık pazarı haline gelmişti. Bunlarla beraber Tercümanlık, hava trafiği kontrolü, denetim işleri, riskli iş grupları, sürekli tekrarlanan işler, tıpta tanı vb gibi birçok meslek darbe alacak ama endişelenmeyin yeni mesleklerde çıkacak siz yeterki zihninizi esnek tutun, ilerleyen videolarda geleceğin mesleklerindende bahsedeceğiz. 


Tüm bunlara karşı pek tabi önlemler alınabilir. Kurumlar, meslek odaları, üniversiteler, liseler meslek ve yönelimlerine göre kursiyer, öğrenci, memur ve esnaflarına programlar aracılığıyla eğitimler vermeli. Ancak bu şekilde çağın gerisinde kalınmayabilir. Yoksa sabah turnikeden geçmek için kartınızı okutup, ansızın elinizde bir kutuyla ilk metroyla evinize dönmek zorunda kalabilirsiniz. 

Çoklu seçenekler arasından birini seçerken ne kadar irademizle karar veriyoruz diye düşünedururken en basitinden-yada en önemlisi mi demeliydik bilmiyoruz ama Google eş seçimize bile karışacaktır. Size diyecek ki “doğduğundan beri seni takip ediyorum en yalnız anlarında bile ne yaptığını biliyorum seni benden iyi tanıyan yok.

En sevdiğin filmleri, müzikleri, DNA nı randevularını, mesajlarını, ne konuştuğunu hangi kitapları çok okuduğunu her şeyi biliyorum. Ben geçenlerde gizliğini kaldıran Clara diye birinin geçmişine baktım ve %98’lik benzerliğiniz var bu oran olağanüstü kesinlikle onu eş seçmelisin veya istersen Sara ile de görüşebilirsin ancak Sara için sadece %80 eşleşmen var.”

Hatta Google sizin geçmişinize bakarak A partisine oy vereceğinizi söyleyebilir mesela “ben dünkü çocuk değilim seni ben tanıyorum bu aralar iyi değilsin yanlış kararlar veriyorsun senin için en uygunu A. B seni yanıltıyor bak 3 sy önceki videosu şimdi ne diyor!” diyebilecek. Eğer googlenin daha iyi hizmet vermesini istiyorsanız yapmanız gereken sadece önünüze gelen seçeneklerden olabildiğince size en yakın olanları beğenmek. Sonra geriye yaslanın ve ne yapmanız gerektiğinizi dinleyin.

Hatta sen buraya ait değilsin senin gibi düşünenler sana çok benzeyenler A ülkesinin Şu şehrinde çok fazla var oraya gidersen ilerde çok mutlu olabilirsin, önerisi sebebiyle A ülke uçak bileti bile bakmaya başlayabilirsiniz, ya da durun en uygun bileti de yegane dostunuz sizin için bulacaktır. 


Microsoft şirketi Cortana denilen çok karmaşık bir sistem aygıtı geliştirdi. Bu uygulama sayesinde kişi; dosyalarını, postalarını kullanıma açık getirdiğinde, kişinin çıkarlarını gözeterek ona telkinlerde bulunabilecek. Mesela eşinizin doğum günü için küçük bir hatırlatmayla size en uygun hediyeyi aldırabilir, yemekten önce ilacınızı almanız gerektiğini, Tv izlemeyi kesmezseniz toplantıya geç kalacağınızı söyleyebilir. Dopamin seviyenize bakarak böyle olduğunda hatalı kararlar aldığınızı gözeterek bu süreçte sözleşme yapmanızı kısıtlama önerisinde bulunabilir. Cortana siz uyurken müstakbel eş adayınızı bulmak için çeşitli insanların Cortana ları ile flört edip işinizi kolaylaştırabilir.

Bu sanal kişilik siz uyurken belki de 4 yıl birlikte olduğunuz sevgilileriniz kadar fikir alışverişi yapıp 100 sevgili adayından en iyi gittiğini düşündüğü kişinin Cortanasına bakarak size o gerçek hayattaki kişisiyle kahve içmek için yer ayırtmış olabilir. Sabah kalktığınızda ne olup bittiğinin farkında olmadan kendinizi favori gömleğinizi ütülerken bulabilirsiniz.

Bu şekilde ilişki test sürüşü gibi çalışabilir. Amazonun uygulaması ise “bir kitapçıda gezdiğinizde senin zevklerine benzer zevkleri olan insanlar bu kitabı seçti o yüzden hiç buralarda kitaplara vakit geçirmene gerek yok en iyisi bu kitabı alman” diyebiliyor. Bu uygulamalar daha çok e-kitap okuyucularının yüz tanıma sistemleri ile kitabın neresinde tansiyonuzun yükseldiğini, heyecanlandığını, üzüldüğünü, tespit ederek size en uygun kitabı bulabiliyor. Siz kitapları okurken o da sizi okuyacak aslında. 

Peki en önemli soruya geliyoruz bu uygulamaların kontrolü kimin elinde olacak? Malvarlığı uzun süreli eşitsizliğin ön koşulu ise peki bunu mülkiyet addedersek bu veri mülkiyetinin sahibi kim olacak? Bu yy ın en büyük sorusu bu aslında?
Waze adında bir gps uygulaması trafik sıkışıklığını kazaları vb gözleyerek hangi yoldan gitmeniz gerektiğini söyleyerek sizi yönlendirebiliyor.

Hatta ilerde elindeki bu güçle arabaların sürekli güzergahına bakarak kahinlik edip size “bu yoldan gitsen daha iyi daha çabuk varırsın bakma sen bu yol daha pratik” diyebilecek ya da güzergahlardaki sıkışıklığı gidermek için diğer arabaları ikinci güzergaha yönlendirerek kaza oranını düşürüp trafiği hafifletebilecek. İşte bu yy da otonom arabalara geçilmesi yılda 1 milyon insanın hayatını kurtarabilecek
Yere göğe sığdırılamayan insani sezgiler aslında örüntü tanıma yetisidir.

Bankacıların sihirli sezgileri yok yapacakları şey tekrar eden örüntüleri idrak ederek dikkatsiz yayaların uygunsuz kredi talebinde bulunanların ve yalancı hırsızların farkına varıp bunlardan uzak durmaya çalışmak. Öyle ki yapay zeka yüz ifadelerinize el kol hareketlerinize ses tonunuza vücut kokunuza vb örüntüleri siz farkında olmadan tanıyarak sizin güvenilir biri olup olmadığınız bir insandan daha güvenilir bir biçimde ortaya koyabilecek. Size kredi vermezlerse niye ne oldu ki diye sorarsanız cevap bulamayabilirsiniz. Belki de sebebi son 2 haftadır sürekli kırmızı ışığı geçtiğiniz için olabilir.
Yapay zekanın bilinç kazanamayacağı veya kazanacağı hipotezlerinin ne önemi var ki, yznın hastaları iyileştirmek teröristleri tespit etmek eş önerilerinde bulunmak monoton işlerinizi yapmak gibi şeyler için neşeli olması veya korku hmesine gerek yok zaten…

ki insan eğer üstün bir zeka üretmeye çalışacaksa bu elbette insana benzememesi gerekir, çünkü biz biliyoruzki istisnalar olsa bile çoğumuz öfkeliyken veya neşeliyken çoğu zaman yanlış kararlar alırız. İnsanların bir şey tarafından nasıl doldurulmayı bekleyen kutular olduklarını biliyoruz. Ve nasıl duygularımız bazen bizi acizleştirdiğinide
Peki hadi soralım kendimize! Her şeyin kontrolü bizde mi, her şey bizim irademizle mi gerçekleşiyor? Gerçekten gideceğin yol, çalışacağın iş, partnerin sevgilin veya eşin, alacağın ev.. tüm bunlara biz mi karar veriyoruz?sosyal bir varlık olan insanın gercekten özgür iradesi  kaldı mı?