Transhümanizm nedir?

BİR AŞAMA OLARAK: TRANSHÜMANİZM

İnsan nasıl ki kendi bedeninin yok oluşunu ağır ağır izliyorsa, güçlenmesi içinde aynı yönteme başvura

bilir. Bunu kimi zaman sporla kimi zaman sağlıklı beslenme ile yapar. Peki neden teknoloji ile de aynı şeyi çok daha az efor ve tam verimlilikte-zaman tasarrufuyla yapmasın? Beden acziyetleri devamlı olarak gündeme getirilip biyoteknoloji ve tıp alanında da çözümler üretilince: insan, aslında ne denli dar sınırlarda olduğunun bilincine vardı. (buna covid-19 da dahil) Bu acziyetlerin günden güne teknoloji ile azaldığını gören insanlar çok eskilere dayansa da, ister istemez bunu bir düşünce deparı halinde toparlamaya başladı, tam bu anda transhümanizm akımı dünyada giderek yaygınlaşmaya başladı peki transhümanizm nedir:

Transhümanizmler:

Posthüman’a trans yani geçiş aşaması olarak değerlendirilen ara form olan transhüman ‘ı benimseyen Tranhümanizmlerin amacı insan odaklıdır. Yani insanın iyileştirilmesidir. Bu durum bazı okullarda (H+) sembolü ile ifade edilir. Buradaki H human, yani insanı, plus yani + ise iyileştirme anlamına gelir. İyileştirmenin şüphesiz yolunun da bilim ve teknolojiden geçeceği öne sürülür. Transhümanistler bu süreçte kendi konumlarını şöyle ifade eder “biz şu an Posthuman değiliz ama; yakın gelecekte akıl yükleme  ile posthumanlaşmaya başlayacağız”. Posthumanlaşmaya başlayan insan ise bir başka üst türe dönüşecektir. Diğer gezegenlerde veya uzay boşluğunda bizi biz yapan bilincini devam ettirecektir yani fiziki anlamda insan bedenine sahip olmayacaktır…insanın sınırlarını aşmasından evrenin sırlarının çözülmesine kadar son evrede ne olacağı ise tahminlerle doludur…Transhümanizmin bazı önemli düşünce okullarına kısaca değinirsek;Örneğin: Demokratik Transhümanizm’ de amaç iyileştirmelerin herkes için, tüm insanlar için olmasıdır. Yani gelinen sürecin yarattığı avantajlardan kabaca ifade etmek gerekirse sadece zenginler değil, bu avantajların hakkaniyet eksenli bir şekilde bütüne yayılması gerektiğini savunur. Libertarian Transhümanizm de ise; insan iyileştirilmesi pek tabii olacak ama bunu sağlamak için kullanılacak aracın serbest piyasanın korunması yolundan geçtiğini savunmaktadır. Bu okulun en büyük temsilcisi bildiğiniz gibi 2016 da başkan adayı olarak tanıdığımız ve 2018 de ise Kaliforniya valisi olmak için yarışmış Istvan Zoltan’ dır . Extropianist Transhümanizm ise: Extropi denilen kavramı konu alırken, Son olarak Tekillikçi Transhümanizm ise Teknolojik Tekilliği konu alır.

süper yaşam, süper sağlık ve süper zekâ..

Ilk olarak 1957 de cesur yeni dünya kitabının yazarı Aldous Huxley in kardeşi Julian Huxley tarafından dile getirilen  Transhümanist düşüncenin aslında üç süperi vardır: süper yaşam(uzun), süper sağlık ve süper zekâ.. Adlarından da anlayacağınız üzere bu üç amacı teker teker gerçekleştirip belli seviyeye getirilince insanların posthumanlaşmaya başlayacağı öngörülür. İnsan öznesi böylelikle posthuman’a giden yolda bir transit araç olarak transhüman’ı kullanır diyebiliriz. Trans-Posthümanizm 4 farklı alandan umut vadeder: biyoteknoloji, nanoteknoloji, enformasyon teknolojisi ve bilişsel bilim kısaca NBIC (nano, Bio,Info, Cogno).  Bu 4 alanda yetkinleşen insan aynı zamanda kendinden ötekileşen insandır; doğadan hatta dünyadan uzaklaşarak gerçek anlamda evrensel statüsüne erişebilecek insandır. NBIC konuları Aynı zamanda Transhümanizm’i transhümanizm yapan idealleridir.  Bu 4 konunun nihaileri eğer gerçekleşmezse posthümana varılamaz. Tüm bu süreç sadece bilimkurgu olarak kalır bir ütopyadan ileri gidemez olur veya hayal yani gerçek anlamda ütopya olarak kalır. Nitekim sadece 21yy’ın ilk çeyreğinde yaşanan gelişmeler aslında belki de bunun bir ütopya olmayacağını bize sezdiriyor. Özellikle internetin keşfi burada merkez üssü nitelik görür. Günümüzde internetin olmadığı bir ev Afrika’daki bir ev ile eşdeğer olabiliyor, hatta internetsiz veya telefonsuz kalan bir genç düşünün bunalıma veya depresyona girebiliyor.

İnsan beyninin haritasını çıkarabilirsek ona benzer bir yapay beyin yaratabiliriz

Teknoloji ile bu denli birleşen insanı hisseden transhümanistler, insan bedenini bir donanım beynini ise bir yazılım olarak görür. Bunuşöyle ifade ediyorlar “insan beyninin haritasını çıkarabilirsek ona benzer bir yapay beyin yaratabiliriz” sözüyle. Üstelik bunun bilgisayarlara uyarlanabileceği ve böylece daha üstün bir zekaya ulaşabileceğimizde bir realitedir. Nasıl ki kitaplar yazarak veya taşları oyarak bilgiyi bir şekilde kaydettiysek, nasıl ki fotoğraflar ile anı ölümsüzleştirebiliyorsak hatta artık bunları dijitale aktarıp sosyal medyada ölümsüzleştiriyorsak, bütününü neden organik ve bozulan bir beyindense bir haritalama yöntemi ile ebediyen bir makine içinde saklamayalım? Hatta bu durumu daha üst bir forma taşıyan Ray Kurzweil, her canlının bağlı olduğu yapay bir ağ ortamında bütüncül bir beden düşünüyor -ki buna tekillik diyor-Tekillik, bir nevi insan sonrası özneyi yani posthuman’ı tarif eder. 

İnsanların bu yüzyılda kendi elleriyle ürettiği bir üst zeka, evrimin son aşaması olacaktır.

Transhümanistler; insanların bu yüzyılda kendi eliyle bir üst zeka yaratacağı ve böylece biyolojisini aşan insanın, evriminin en ileri aşamasına ulaşabileceği savunulur. Burada üst zekayı anlamak için, bilinçten biraz bahsetmekte yarar var. Bilinç dediğimiz şey aslında, uykuyla uyanıklık arasındaki fark, davranışların kontrol edilmesi, dikkat, yoğunlaşma, bilgiye erişim, zihinsel durumların dile getirilmesi, çevreden gelen uyarıların fark edilmesi, kategorize edilmesi uyarılara tepki verilmesi midir?  Bilinç tam olarak sizce nedir? Henüz Bilincin ne olduğunu yani kendi bilincimizi ya da bir hayvanınkini bile tam olarak tanımlayabilmiş veya anlayabilmiş değiliz. Bir toplam mıdır yada bir çıkarımmıdır, sanırım bilinci tam olarak çözdüğümüz an kendimize ve gerçekliğimize dokunduğumuz an olacaktır

Transhümanistlerin büyük çoğunluğu zihnin dijitale aktarılabileceğine başka deyişle mind-uploding ile ölümsüzlüğe ulaşabileceğine inanıyor.

Şöyle bir şey  var ki beynin tekrarlanan şeyleri belli bir süre sonra bildiğiniz gibi otomatiğe bağlıyor. Beynimiz birden fazla işlemci kullanan bir bilgisayar gibi, irade dediğimiz şey ise zar atma yani random tercih programı gibi veya bütün ihtimallerden en iyisini seçmek akıl gibi bir şey ise yapay sinir ağları ile neden aynı sistemi işleyip aynı şeyin yapayını yapmayalım? Bir gün nörologlar bilincin tam tanımını yapabildiğinde, insan etten bir makinedir  tezine paralel olacak şekilde bunun inorganik bir prototipi de yaratılabilir. Hatta bunu gerçekleştirmeye şu anki öğreti anlayışları ve çalışma metotlarıyla en yakın olan posthümanistler dersek yanılmış olacağımızı sanmıyoruz. Hatta başka bir perspektifte ise transhümanistlerin büyük çoğunluğu bu olaya yani zihnin dijitale aktarılabileceğine başka deyişle mind-uploding ile ölümsüzlüğe ulaşabileceğine inanıyor. 

İnsanlar anlamadıkları şeyi ya imha eder ya da ona tapar

2014 yapımı transcendence filmi teknolojik tekilliği ve genel yapay zekanın getireceği muazzam değişikliği anlatan ve insan sonrası özneyi örnekleyen mükemmel olmasa da  konu itibariyle yerinde bir filmdir. İnsan bedenini bir hapishane olarak gösteren ve bu hapishaneyi aşmak gerektiğini belirten film; bedensiz ve kimliksiz bir insanı konu alıyor ve tabiki gerçekleşen bu organiklikten inorganiğe geçiş süreci diğer insanlarca anlaşılmadığı için her zamanki gibi sistemi durdurma yoluna gidiyorlar. Zaten bütün insanlarda öyle değil mi hep, anlamadıkları şeyi ya imha eder ya da ona taparlar!

Bilgi artık aritmetik değil geometrik yani üstel artıyor. Bu bilgiler bize tabii ki transhümanizmin 3 süperini dayatacaktır

1950 ile 2000 yılları arasındaki 50 yılda yaşanan bilgi patlaması insanlık tarihi boyunca topladığı bilginin yüzlerce kat daha fazlasıdır. Bu da gösteriyor ki bilgi artık aritmetik değil geometrik ve üstel artıyor. Yani 1 2 3 ün katları değil 2 4 8 16 gibi ilerliyor yani üstel. Bu bilgilerin yükselişi bize tabii ki transhümanizmin 3 süperini dayatacaktır, artık alışıla gelen yaşlanma veya ölüm ile oynamaya yani beden acziyetlerine sıra gelecektir. Transhümanizm, ölüm dahil, tarihimiz boyunca teslim olduğumuz şeylere teknik açıdan bakıp bir başkaldırı niteliği taşıyan prometeusçu bir harekettir. Bu faaliyet çok büyük bir hesaplaşma niteliğinde olacaktır. Özellikle altını çizmek gerekirse tarih boyunca dinler, inançlar, yaşam, politika, felsefe, tıp, mühendislik gibi hemen her şey ölüm (nekropolitika) üzerinden yükselirken tüm bu sayılan alanlarda sıra dışı bir devrim yaratacaktır.  Peki bunu nasıl başaracaklar, son Afrikalı’ da su buluncaya kadar, son kabile bilgisayar kullanmaya başlayıncaya kadar mı? Tabii ki uygun altyapıyı oluşturmak için , mesela ‘’başarmak için altyapımız var ama yeterli finanse edecek kişi yok. Veya ‘’ yaşlanma bir hastalıktır tedavi edilebilir artık ortak düşmanımız olan ölüm ile birlikte baş etmeliyiz’ gibi. Oluşturulan güncel mottolar ile şüphesiz bütün dünya ülkelerine çağrı yapılacak ve çağrı olmasa bile yavaş yavaş kuvvetle muhtemel başarı sağlanacaktır. 

Cryonics Projesi

Çok eskiden insanlar değerli kişileri mumyalayıp başka dünyalara gideceğini düşünürken modern yüzyılımızda artık bu biraz başkalaşım geçirerek kriyoni gibi alanlara yol açmıştır. gerek başka gezegenlere gitmek için en çok da uzun yaşamı konu aldığı için Cryonics Projesi gibi altyapılar ile transhümanizmi de bundan ayrı tutamayız. Mesela bu projeyle insanlar kendilerini yakmak gömmek veya nehre atmak yerine yani yok etmek yerine dondurulup gelecekte teknoloji el verirse tekrar dirilmesi düşünülüyor. Bu konuyla eğer ilgiliyseniz Alcor Yaşam uzatma vakfına göz atabilirsiniz.

Rastlantısal ve son derece yavaş ilerleyen bir gen yerine kontrollü bir gen

transhümanizm genetik müdahalelerle dolu bir düşünce sistemi olduğu için, yaşayan canlıların gen kodunu, belirli bir amaç için daha sonraki nesillere aktaracak şekilde bilinçli ve doğrudan yeni talimatlar vermek, evrimi rastlantısal ve yavaş bir gayretten kurtarıp insan kaynaklı bir sürece dönüştürür. bu özel teknoloji kolu  yani ‘’yapay evrim’’ bugüne kadar türümüzün ulaştığı en büyük teknik başarı olabilir.

Klonlama

Rus, Japon ve Koreli bilim insanları donmuş bir mamutun genom haritasını çıkararak bir filin rahmine enjekte edip yeni bir mamut planlıyorken soyu tükenen türlerin klonlama ile geri kazandırılması veya hayvan klonlama ile dünyadaki açlığın çözümü, üstüne üstlük insan klonlama gibi düşünceler etrafta dolaşırken zihin klonlama da nasibini alıyor, yani demek istediğimiz transhümanistlerin çok sevdiği bir sözcüktür kopyalama veya klonlama.

Yarışa hazırmısınız?

İnsanları ve insanlığı önemli ölçüde saran ve sarsan transhümanizm ve posthümanizm gibi düşünceler özellikle güç tutkunlarını bir yarışa itecektir. Yaşam 3.0 kitabında Omegalar ve Prometheus hikayesine baktığımızda burada da genel yapay zekayı elde eden bir yazılım şirketinin dünyayı ele geçirme girişimi konu alınıyor. Öyle görünüyor ki böyle şirketler ilerde mantar gibi çoğalacaktır. Transhümanist düşüncenin yaygınlaşması ile bütün şirketlerin veya ülkelerin bir yarışa gireceği kaçınılmazdır. Bir tweet ile şirketler ülkeler batıyorken bu kadar hızlı bir değişimin içinde iken, peki siz bu Yarışa hazır mısınız?