Endüstri 4.0
Bir fabrika düşünün. Her şeyi en kaliteli ve en hızlı şekilde üretebilen. Sizce bu verimlilikte bir fabrika da kaç kişi çalışıyor olabilir? 1000 mi 10.000 mi yoksa 50.000 mi? Pek size “1” fazlasıyla yeterli dersek? Endüstri 4.0 işte bunu başarıyor. İnsanlığın en büyük devrimi milyonları teke indirmek için çoktan hazırlıklara başladı.
Daha önceki videomuzda endüstri 4.0’ın tarih perdesini sizlerle aralamıştık. Bu videomuzda endüstri 4.0 kavramını ana hatlarıya ele alacağız.
Kavram ilk defa 2011 yılında Almanya Hannover Fuarı’nda kullanılmış, aynı yılın ekiminde Robert Bosch GmbH ve Henning Kagermanntarafından bir öneri halinde oluşturulan tasarı dosyası Alman Hükümetine sunulmuştur. 2013’te ise yine Hannover Fuarında tasarıyı hazırlayan grup tarafından rapor halinde sunulmuştur.
Burada Alman Hükümetinin bu fikri neden desteklendiğini sorgulamak yerinde olacaktır. Çin gibi üretim hızı çok yüksek ülkeler Almanya merkezli olmak üzere güçlü Avrupa ülkeleri ve pek tabi ABD tarafından sermeye yarışından bertaraf edilmek istenmiştir. Endüstri 4.0’ı kabaca bir hedef bir idea olarak nitelendirebiliriz. Öyle ki nihai amaç bilişim teknolojileri ile yaşamsal faaliyetleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir hedef. Kavram iki temel bileşenden oluşmaktadır. Yeni nesil yazılım ve donanım, Cihaz Tabanlı İnternet (ki bu kavramı daha sonraki videolarımızda detaylandıracağız) . İşte bu bileşenleriyle Endüstri 4.0 daha az bellek kullanımı, daha fazla enerji zaman tasarrufu sağlayarak çok daha kaliteli üretim imkanı sunuyor. Üretim sürecindeki sistemler çok daha küçük birbirlerine bağlı ve daha güvenlikli sistemler. Çok mu karmaşık geldi? O halde toparlayalım bütün fiziksel sistemlerin otomatikleşmesi ve uzaktan takip edilebilir olması.
Günün sonunda topladığı tüm verilerle kendi faaliyetini yürüten bir fabrika düşünün. Bu fabrikayı sadece “makinelerin seri halde tek tuşla çalıştığı teknolojiyle donatılmış bir yer” olarak düşünmek büyük bir yanılgı olacaktır. Topladığı verileri tasnifleyip sıralayan alternatifler yaratan kendi kendine öğrenen bir fabrikadan bahsediyoruz. Sistemin merkezinde robotlar bulunuyor. Üretim kararı alan gerektiğinde insanlara rapor bildirim gönderebilen robotlar bunlar. Tüm cihazlar birbirlerine bağlı. Ama öyle kablolarla falan değil yani hemen aklınıza bilgisayarını prize bağlayan çalışma masanızın altındaki üçlü prizler gelmesin. Cihazların tamamı sensörlerle birbirine bağlı. Yaptıkları veya yapacakları işi birbirlerine saniyeler içinde sensörlerle bildiriyorlar. Aslında buna 3 boyutlu yazıcılar örnek gösterilebilir. Hiçbir malzemeye ihtiyaç duymadan standart bir ev akıl almaz bir fabrikaya dönüşebilir.
Endüstri 4.0 insanlık tarihini küresel açıdan en derinden etkileyecek devrimdir. Bu devrim yeni sektörlerin ortaya çıkmasını sağlarken yüzlerce meslek kolunun yok olmasına neden olacaktır. Sadece mesleki faaliyetler açısından bunu düşünmek çok sığ olur. Geniş perspektifte endüstri 4.0 insanlık tarihinin en keskin deparıdır ve bu deparda güçsüz sanayisi geri kalmış ülkelere yer yoktur. Devrimin gösterilebilecek en pozitif yönü üreticiyle tüketicinin aynı olması, dolayısıyla ihtiyaçlara cevap verebilme ve zaman tasarrufu gibi konularda maksimum verim alınabilmesidir.
Endüstri 4.0’ın getirdiği sosyal sorunların başında işsizlik geliyor. Bu sebeple hâlihazırdaki işlerde revizyona gidilmesi, bireyin kendini dönemin koşul ve şartlarında en yakın ilgili meslek kolu için gerekli nitelikleri sağlar hale getirmesi önem arz etmektedir.
Endüstri 4.0 ‘a geçilebilmesi için aşılması gereken engelleri şöyle sıralayabiliriz.
- Riske girmek istemeyen şirketler ve paydaşları arasındaki uzlaşmazlıklar
- Değişimin maliyetli olması ve bir sorun çıktığında yine malî sorun oluşturması,
- Üretim süreçlerinin bütünlüğünün korunması gerekliliği
gibi sorunlara çözüm bulmak zaman alacak gibi görünüyor. Bütün bu stratejilere planlara rağmen dijitalleşme süreci uzun bir yoldur ve bu yolun işbirliğiyle daha hızlı katedilmesi mümkün olacak.